2.Manisa Romatoloji Günleri, İzmir, Türkiye, 14 Mayıs 2025, (Özet Bildiri)
Amaç: Bu çalışmanın amacı, ankilozan spondilit (AS) hastalarında sakroiliak (Sİ) eklem ankilozu varlığına göre klinik, fonksiyonel ve radyolojik özellikleri karşılaştırmaktır. Yöntem: Bu retrospektif çalışma, modifiye New York kriterlerine göre tanı almış toplam 262 AS hastasını kapsamaktadır. Sakroiliak ankiloz, radyolojik olarak unilateral (tek taraflı) veya bilateral (iki taraflı) grade 4 sakroiliit varlığı şeklinde tanımlanmıştır. İlk analizde, unilateral ve bilateral ankilozu olan hastalar birleştirilerek "ankiloz grubu" oluşturulmuş ve bu grup, ankilozu olmayan hastalarla karşılaştırılmıştır. İkinci analizde ise yalnızca bilateral ankilozu olan hastalar değerlendirilmiştir. Klinik, fonksiyonel, radyolojik veriler ve tedavi bilgileri ki-kare ve t-testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Toplam ankiloz grubu ile Karşılaştırma: erkek cinsiyet oranı anlamlı şekilde daha yüksekti (p<0.001). Sigara kullanımı (p=0.002), alkol tüketimi (p=0.023), HLA-B27 pozitifliği (p=0.038) ve komorbidite sıklığı (p=0.038) da bu grupta daha fazlaydı. Kalça tutulumları, sakral entesit, simfizit, servikal ve lomber sindesmofitler ile faset eklem ankilozu bu grupta daha sık gözlendi (tümü p<0.001). Fonksiyonel skorlar (BASMI), mSASSS skorları ve spinal mobilite parametreleri anlamlı olarak daha kötüydü. Biyolojik tedavi (p=0.004) ve metotreksat kullanımı (p=0.049) da bu grupta daha sıktı. BMI, NSAİİ kullanımı ve periferik tutulumlar açısından fark saptanmadı. Bilateral ankiloz grubu ile Karşılaştırma: erkek cinsiyeti bu grupta da baskındı (p<0.001). Sigara kullanımı (p=0.009), alkol tüketimi (p=0.020), HLA-B27 pozitifliği ise anlamlı olmamakla birlikte eğilim gösterdi (p=0.080). Kalça tutulumları, simfizit, sakral entesit, servikal ve lomber sindesmofitler, faset eklem ankilozu ve yapısal hasar bulguları bu grupta daha belirgindi (tümü p<0.001). Spinal mobilite, BASMI ve mSASSS bileşenleri anlamlı olarak daha kötüydü. Semptom süresi ve hastalık süresi de bu grupta anlamlı olarak daha uzundu (p<0.001). Biyolojik tedavi kullanımı yüksek olmakla birlikte anlamlı fark göstermedi (p=0.068). Her iki analizde de BMI, NSAİİ kullanımı, periferik artrit, üveit, daktilit ve entesit varlığı açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: Sakroiliak ankiloz, özellikle bilateral formu, ileri yapısal hasar ve fonksiyonel bozukluklarla ilişkilidir. Erkek cinsiyeti, sigara kullanımı, HLA-B27 pozitifliği ve kalça tutulumları bu grupta daha sık görülmektedir. Sakroiliak ankilozun varlığı, AS hastalarının klinik yönetiminde dikkate alınması gereken önemli bir parametre olabilir. |