BULGAR NATIONALISM AND AN EVALUATION ON BULGARIA TURKS


YAVUZ R.

Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, vol.1, no.2, pp.221-232, 2019 (Peer-Reviewed Journal) identifier

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 1 Issue: 2
  • Publication Date: 2019
  • Journal Name: Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.221-232
  • Uşak University Affiliated: Yes

Abstract

XVIII. Century witnessed the French Revolution (1789) which one of the milestones of world history. With this revolution has begun process that will shape the fate of Europe and the world. The emotions have begun to systematize that mobilize the masses together with the process and which lead them to struggle. The ideology of nationalism and the concepts of nation-state which were systematized over time also affected the Balkan peoples under Ottoman rule and encouraged the nations which continued their existence for centuries to establish their own states. Bulgarians has not interested in this current and from to XIX. Century started to establish nation-states. The Bulgarian identity and the idea of building its national states first has developed against the Fener Greek Patriarchate. Because the Bulgarians, who had been attached to the Orthodox Church for centuries and whose identities were shaped accordingly, first independence movements started against the Orthodox Church and tried to establish their own churches. The Bulgarian national awakening, which began with Father Paissiy, was called ‘Rebirth’ (Vıvrajdenyi) by his followers. After the intellectual foundations of the Bulgarian identity were taken, the action phase was started. In the middle of the 19th century, other states that wanted to have the territory of the Ottoman Empire, especially Russia, supported the military movements against the Ottoman Empire. As a result of the struggles, Bulgaria declared autonomy in 1878; ın 1908, it gained itsindependence. After 1908, a large Turkish population whose rights were guaranteed by agreements continued to live in the territory of Bulgaria. However, the Bulgarian authorities have arbitrarily changed these rights guaranteed by the agreements; and even in some cases has ignored. In other words, Bulgarians have changed the policies adopted the against the Turks who became minority with the establishment of their national state. The study, which was prepared with the help of available resources, will be discussed the policies implemented by the governments in Bulgaria between 1878 and 1989 for the Turks and The Belene Concentration Camp, which was a concrete reflection of these policies and which was reopened for the Turks in 1985-1986, will be discussed.
XVIII. yüzyıl, dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan Fransız Devrimi’ne (1789) tanık olmuştur. Bu ihtilal ile Avrupa’nın ve dünyanın kaderini şekillendirecek süreç başlamıştır demek mümkündür. Süreçle birlikte kitleleri harekete geçiren, onları mücadeleye sevk eden duygular sistemleşmeye başlamıştır. Zaman içerisinde sistemleşen milliyetçilik ideolojisi ve ulus devlet kavramları, Osmanlı hâkimiyeti altında olan Balkan halklarını da etkilemiş, yüzyıllardır varlıklarını devam ettiren milletleri kendi devletlerini kurmaya sevk etmiştir. Bulgarlar da bu akıma bigâne kalmamış, XIX. yüzyıldan itibaren ulus devletlerini kurmak için harekete geçmişlerdir. Bulgar kimliği ve buna bağlı olarak millî devletlerini inşa etme düşüncesi, ilk önce Fener Rum Patrikhanesi’ne karşı gelişmiştir. Çünkü yüzyıllar boyunca Ortodoks Kilisesi’ne bağlı tutulan ve kimlikleri buna göre şekillendirilen Bulgarlar, ilk bağımsızlık hamlelerini Ortodoks Kilisesine karşı başlatmışlar ve kendi kiliselerini kurmaya çalışmışlardır. Rahip Paissiy ile başlayan Bulgar millî uyanışı, takipçileri tarafından ‘Yeniden Doğuş’ (Vıvrajdenyi) adıyla anılmıştır. Bulgar kimliğinin fikri temellerinin atılmasına müteakip aksiyon safhasına geçilmiştir. XIX. yüzyıl ortalarına gelindiğinde ise başta Rusya olmak üzere, Osmanlı Devleti’nin topraklarına sahip olmak isteyen diğer devletler, Osmanlı Devleti’ne karşı girişilen askerî hareketlere destek vermişlerdir. Yapılan mücadeleler neticesinde Bulgaristan, 1878 yılında özerklik ilan etmiş; 1908 yılında ise bağımsızlığını kazanmıştır. 1908 yılından sonra da Bulgaristan topraklarında, hakları anlaşmalarla güvence altına alınan büyük bir Türk nüfusu yaşamaya devam etmiştir. Ancak Bulgar yöneticiler, anlaşmalarla güvence altına alınan bu hakları zamanla keyfi olarak değiştirmiş; hatta bazı durumlarda yok saymışlardır. Diğer bir deyişle Bulgarların, kendi millî devletini kurmasıyla azınlık durumuna düşen Türklere karşı izlenen politikalar da değişmiştir. Ulaşılabilen kaynaklar yardımıyla hazırlanan çalışma, 1878-1989 yılları arasında Bulgaristan’da iktidarda olan hükümetlerin Türklere yönelik uyguladıkları politikalara genel olarak değinerek bu politikaların somut bir yansıması olan ve 1985-1986 yıllarında Türkler için tekrardan açılan Belene Toplama Kampı ele alınacaktır.