Pediatrik Bir Hastada Maksillofasiyal Kırıkların Yönetimi: Olgu Sunumu


Aydın E. M., Koca C. G.

İzmir Diş Hekimleri Odası 31. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi, İzmir, Türkiye, 8 - 10 Kasım 2024, ss.322-323, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.322-323
  • Uşak Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Çocuk hastalarda yüz kemiklerinin kırılması oldukça nadirdir. Bu kırıkların en büyük

sebebi trafik kazalarıdır. Özellikle non-deplase kırıklarda çocuklarda konservatif tedaviler ve

düzenli takip ile iyileşme gözlenmektedir. Bu olguda trafik kazası nedeniyle sağ orbita tabanı

ve sağ zigomatik kemiğinde non-deplase kırıkları bulunan hasta takip edilmiş ve iyileşme

gözlenmiştir. Olgu: 6 yaşında erkek bir hasta trafik kazasından 8 saat sonra zigomatik kemik

kırığı şüphesiyle kliniğimize başvurmuştur. Yapılan klinik ve radyografik muayenede diş

yapılarında bir sorun olmadığı görülmüştür. Hastanın sağ yanağının şiştiği ve palpasyona hassas

olduğu, sağ gözünün ödem nedeniyle hafif kapalı olduğu saptanmıştır. Alınan bilgisayarlı

tomografi (BT) sonrası zigomatik kemikte ve sağ orbita tabanında non-deplase kırıklar

gözlenmiştir. Hastanın kırık bölgelerinde herhangi bir krepitasyon veya palpasyona hassasiyet

gözlenmemiştir. Sağ gözde herhangi bir çift görme saptanmamış, sadece göz hareketlerinin sola

göre biraz yavaş olduğu gözlenmiş ve bunun ödem nedeniyle olabileceği düşünülmüştür. Hasta

ilk 15 gün haftada iki, daha sonra haftalık olarak takibe alınmıştır. Sağ göz hareketleri ödemin

ortadan kalkmasıyla 1,5 haftada düzelmiştir. Hastanın sağ yanağındaki şişlik biraz daha uzun

sürmüştür. Hastanın sağ yanağında palpasyonla büyük ihtimalle ısırmaya bağlı oluşan hematom

saptanmıştır. Burası için sıcak kompres önerilmiştir. Bölge haftalık olarak kontrol edilmiş, 1 ay

1.haftada bu hematomun da tamamen ortadan kalktığı görülmüştür. Hastanın ailesine kırıkların

yeri ve dikkat edilmesi gereken hususlar her kontrol randevusunda anlatılmıştır. Sonuç: Çocuk

hastalarda maksillofasiyal travmalar genellikle yumuşak dokularla sınırlı kalır. Yüz

kemiklerinin daha az kalsifiye olması, kemik elastikiyetinin fazlalığı ve çocukların yüzünde

yağ yastıkçıklarının bolluğu gibi sebeplerle kırıklar nadir görülür. Aynı sebeplerle çocuklarda

bu bölgedeki kırıklar için yetişkinlere göre daha şiddetli travma gerekir. Bu bölgedeki kırıkların

teşhisi için BT alınması gerekmektedir. Çocuk hastalarda tedavide yüz iskeletinin hızlı iyileşme

ve yüksek remodelling kapasitesi göz önüne alınarak mümkün olduğunca konservatif tedavi

uygulanmalıdır. Yer değiştirmemiş veya minimal yer değiştirmiş kırıklarda sadece takip yeterli

olmaktadır.

Aim: Facial bone fractures in pediatric patients are relatively rare, with traffic accidents being

the most common cause. Non-displaced fractures usually heal through conservative treatment

and regular follow-up. This case involves a patient with non-displaced fractures of the right

orbital floor and zygomatic bone following a traffic accident, monitored over time, with

successful recovery observed. Case: A 6-year-old male presented 8 hours after a traffic accident

with suspected zygomatic fracture. Clinical and radiographic evaluations showed no dental

abnormalities. The patient had swelling and tenderness in the right cheek, with partial closure

of the right eye due to edema. A CT scan confirmed non-displaced fractures in the zygomatic

bone and right orbital floor. There was no crepitus or tenderness upon palpation, and no diplopia

was noted, though eye movements were slower in the right eye, likely due to edema. The patient

was followed twice in a week for the first 15 days and then weekly. Eye movement improved

within 1.5 weeks as the edema subsided. The right cheek swelling persisted longer, and

palpation revealed a hematoma, likely from self-inflicted biting. Warm compresses were

recommended. The hematoma resolved fully after five weeks, and the family was regularly

updated on the patient’s condition during follow-ups. Conclusion: Maxillofacial trauma in

children often affects soft tissues, with fractures being less common due to lower calcification,

better bone elasticity, and protective fat pads. Fractures in this area typically require more severe

trauma in children than adults. CT scans are crucial for diagnosis, and conservative treatment

is preferred, given the rapid healing and remodeling capacity of the pediatric facial skeleton. In

non-displaced or minimally displaced fractures, follow-up care is usually sufficient for

complete recovery.