SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ TEMASI İÇİNDE FRIDA KAHLO’NUN YAŞAMI VE RESİMLERİ


ATASEVEN YAYMAN S.

EKEV AKADEMİ DERGİSİ, cilt.0, sa.88, ss.503-522, 2021 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 0 Sayı: 88
  • Basım Tarihi: 2021
  • Dergi Adı: EKEV AKADEMİ DERGİSİ
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.503-522
  • Uşak Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Frida Kahlo, 1907’de Mexico City’nin güneyinde Coyoacán’da doğmuştur. Hayatı boyunca fiziksel ve ruhsal acılar yaşayan sanatçı, resimlerinde yaşadığı olumsuzlukları biraz da olsa dindirmeye çalışmıştır. Kahlo, altı yaşında çocuk felci geçirmiş ve sağ bacağı sakat kalmıştır. 17 Eylül 1925’te geçirdiği otobüs kazasında ise ciddi şekilde yaralanmış ve uzun süre yatağa bağımlı bir hayat sürmüştür. Sanatçı, 1927’nin sonlarına doğru sağlığına kavuşmuş, sanatsal ve politik çevrelerde adını duyurmaya başlamıştır. Frida Kahlo, arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla tanıştığı Meksika’nın en ünlü ressamlarından biri olan Diego Rivera ile 21 Ağustos 1929’da evlenmiştir. Sağlık sorunları nedeniyle çocuk sahibi olamayan ve kocasının sadakatsizliklerine daha fazla dayanamayan sanatçı, 1939 yılında Diego Rivera’dan ayrılmıştır. Ancak bir yıl sonra Diego Rivera ile tekrar evlenmiş ve çocukluğunun geçtiği ‘Mavi Evde’ hayatının sonuna kadar yaşamıştır. Kahlo, bu dönemde yaşadığı acı dolu anlardan uzaklaşmak için tüm gücüyle resim yapmış, Amerika ve Fransa’da sergiler açmıştır. Mutsuzluk ve talihsizliklerle dolu olan hayatını resimlerine yansıtan Frida Kahlo, 20. yüzyılda adından söz ettiren önemli sanatçılardan biri olmuştur. Eserlerinde duygularının ve düşüncelerinin bir yansıması olan acının tasvirini yapmıştır. Kahlo’nun eserleri Sürrealist olarak tanımlansa da kendisi buna karşı çıkmış ve yaşadığı gerçeklikleri resimlerinde aktardığını ifade etmiştir. Sanatçı resimlerinde kendini ve hayatını sorgulamıştır. Kahlo modernizm sanat anlayışı yerine Meksika kültürünün gelenek ve göreneklerini eserlerine yansıtmıştır. Eserlerinde düş ile gerçekliği harmanlayarak kendine özgü bir sanat anlayışı oluşturmuştur. Sanatçı kendisine yaşama gücü veren, ruhsal ve psikolojik açıdan iyileşmesini sağlayan tek şeyin resim yapmak olduğunu her zaman dile getirmiştir. Bu araştırmanın amacı, Frida Kahlo’nun acılarla dolu yaşamının resimlerine yansıyan yönlerini ortaya çıkarmak olmuştur. Ayrıca sanatın iyileştirici yönünün bir sanatçının biyografisi örnek alınarak incelenmiş ve gerçeklikleri ortaya koyduğu eserlerle desteklenmiştir. Çalışmanın sonucunda, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıkların sanat ile uğraşmaya engel olmadığı, aksine bir terapi gibi kullanılmasının iyileştirmeyi hızlandırdığı görülmüştür. Kahlo, yaşam mücadelesi içinde güçlü bir direniş göstermiş, duygu ve düşüncelerini resimlerinde kullandığı sembolik bir dille izleyicilere aktarmıştır. Araştırmada Frida Kahlo’nun resimleri ön planda tutulmuştur. Bu nedenle sanatçının eserlerinden örnekler alınarak çözümlemeler yapılmıştır. Araştırmanın sınırlılıkları, Frida Kahlo’nun kısa yaşamının ve eserlerinden oluşan seçkiler olarak tespit edilmiştir. Araştırmada literatür tarama kullanılmıştır.
Frida Kahlo was born in Coyoacán in south of Mexico City in 1907. The artist suffered from physical and psychological pains throughout her life - at least, in her paintings, she tried to relieve the unfavourable conditions she experienced. Kahlo had poliomyelitis at the age of six and her right leg became permanently disabled. On 17th September, 1925, she got severely injured in a bus accident and she was bedridden for a long time. The artist who got over in the later of 1927 started to become famous in artistic and politic environments. Frida Kahlo, who met Diego Rivera, one of the prominent artists in Mexico, thanks to her friend Tina Modotti, married him on 21st August, 1929. The artist, who was not able to give a birth because of her health problems and could not stand her husband’s unfaithfulness anymore, divorced Diego Rivera in 1939. However, she married Diego Rivera a year later again and lived in La Casa Azul (the Blue House), which she spent her childhood, till the end of her life. Kahlo painted in order to banish the anguished moments she experienced that time - full steam ahead she went, and held some exhibitions in the USA and France. Frida Kahlo reflecting her unhappiness and misfortune in life into her paintings became one of the significant artists in the 20th century. In her works, she illustrated the pain as a reflection of her emotions and thoughts. Even if Kahlo’s works were described as surrealist, she contradicted it and expressed that she transferred the realities she faced with into her paintings. The artist questioned about herself and her life in her paintings. Kahlo reflected the traditions and customs of Mexican culture into her works rather than modern art perception. In her works, she created her own art perception by combining imagination with reality. The artist always expressed that the only thing which increased her stamina and helped her improve her psychological well-being was painting. The aim of the study is to find out the aspects of Frida Kahlo’s living death being reflected into her paintings. Moreover, the study examines the therapeutic aspect of art by taking as an example of the artist’s biography and reinforces the artist’s paintings which she revealed the realities. As a result of the study, it was observed that psychological and physiological disorders do not prevent dealing with art, on the contrary, using it as a therapy accelerates the healing. Kahlo showed a strong resistance in the struggle for life and conveyed her feelings and thoughts to audiences with a symbolic language she used in her paintings. In the research, Frida Kahlo’s paintings were prioritised. For this reason, the analyses were made by taking samples from the artist's works. The limitations of the study was determined as Frida Kahlo’s short biography and the selections from her works. A literature search was conducted in the research.