Toplumsal Cinsiyetin Gölgesinde Siyaset: BenedictusDe Spinoza’da Beden, Hayal Gücü ve Kadın Tahayyülü


DİŞCİ DEMİRTAŞ Z.

Mülkiye Dergisi, cilt.45, sa.1, ss.5-32, 2021 (TRDizin) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 45 Sayı: 1
  • Basım Tarihi: 2021
  • Dergi Adı: Mülkiye Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.5-32
  • Uşak Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Bu çalışma Benedictus De Spinoza’nın düşüncesinde hayal gücü, toplumsal cinsiyet ve siyaset ilişkisi bağlamında kadının konumunu açığa çıkarmayı amaçlar. Spinoza’nın felsefesi ve toplumsal cinsiyet söylemi arasındaki bağlantının kadının siyasal birlikteki yerine etkisine odaklanır. Eserlerinde genel olarak kadınsı olanı tanımlarken okuyucunun dikkatini çeken Spinoza, Politik İnceleme’nin son kısmında, demokratik siyasal birliği ele alırken kadının doğal olarak erkeğin eşiti olmadığını söyler. Birlikte ve barış içinde yaşam olanağını bu sebeple erkeğin idaresine bağlar. Yani kadını siyasal alandan dışlar. Literatürde feminist tartışmalar dışında dikkate alınmayan bu konu ya Spinoza’nın genel düşüncesi içinde tartışılmadan bırakılır ya da Spinoza’nın dönemine bağlı olarak bu değerlendirmeyi yapmasında bir sorun olmadığı düşünülür. Bu çalışma, Spinoza felsefesinde kadın ve siyaset arasında nasıl bir ilişki kurulduğunun açıklığa kavuşturulmasının, tutarlı bir feminist siyaset bakış açısını üretmek açısından anlamlı olduğunu düşünür. Bu nedenle, öncelikle, Spinoza’nın düşüncesinde beden ve zihin ilişkisinden hareketle akıl, hayal gücü ve bilgi meselelerini ele alır. Spinoza’nın bilgi kavrayışı ekseninde toplumsal cinsiyet söylemi ile hayal gücü arasındaki ilişkiye odaklanan bir sonraki kısım, toplumsal cinsiyeti hayal gücünün işlediği bir alan olarak düşünür. Toplumsal cinsiyetin, Spinoza’nın sonsuz olanaklar kümesi olarak etkinliklerle kurulduğuna işaret ettiği bedenin sınıflandırması ve sınırlandırılması olduğuna işaret eder. Hayal gücünün işlediği bir alan olarak toplumsal cinsiyetin beden tahayyülü ile Spinoza’nın beden kavrayışı arasındaki farkı gösterir. Fakat bu farklılığın Spinoza düşüncesinden toplumsal cinsiyet söyleminin tamamen dışlanması anlamına gelmediğini ileri sürer. Bu düşüncenin izinden giden üçüncü kısım, Spinoza tarafından mutlak belirlenimden yoksun, yani açık bir şekilde kavranan bedenin nasıl kapatıldığını gösterir. Spinoza’nın bilgiyi türlere ayırmasına bağlı olarak insanları da farklılaştırmasının bir sonucu olan bu kapanış, Spinoza’nın kadına ve siyasal birliğe ilişkin bakış açısında belirgin bir şekilde görünür. Bu kapanmadan hareket eden son kısım, düşünürün bedenleri sınıflandırarak kapatması ile kadının siyasal yaşamdan dışlanması arasındaki ilişkiye odaklanır. Sonuçta, Spinoza düşüncesinde, nasıl siyasal alanın toplumsal cinsiyet söyleminin gölgesinde kaldığını gösterir.
This study aims to reveal the position of woman in the thought of Benedictus DeSpinoza in the context of imagination, gender, and politics. It focuses on the effect of theconnection between Spinoza’s philosophy and gender discourse on woman’s place inpolitical unity. Spinoza, who draws the attention of the reader while describing what isgenerally feminine in his works, says in the last part of Tractatus Politicus while dealingwith the democratic unity that woman is naturally not equal to man. It, therefore, linksthe possibility of living together and in peace to the man’s administration. That is to say,it excludes woman from the political sphere. This issue, which is not taken into accountin the literature except for feminist debates, is either left undiscussed in the generalthought of Spinoza or it is considered that there is no problem in Spinoza’s making thisassessment depending on his period.This work thinks that clarifying the relationship between woman and politics inSpinoza’s philosophy makes sense to produce a consistent feminist perspective onpolitics. For this reason, first of all, it deals with the issues of reason, imagination, andknowledge based on the relationship between body and mind in Spinoza’s thought.The next section, which focuses on the relationship between gender discourse andimagination in the axis of Spinoza’s understanding of knowledge, considers gender asa field in which the imagination operates. It points out that gender is the classificationand limitation of the body, which Spinoza points out to be established by activities asan infinite set of possibilities. It shows the difference between the body imaginationof gender and Spinoza’s understanding of the body as a field where imaginationoperates. But it asserts that this difference does not mean the complete exclusion ofgender discourse from Spinoza’s thought. The third section, which traces this thought,shows how the body that is conceived as devoid of absolute determination, that is tosay, in an open manner by Spinoza is confined. This confinement, which is a result ofSpinoza’s differentiation of people due to his division of knowledge in types, appearsprominently in Spinoza’s perspective on the woman and the political unity. The lastsection, which moves from this confinement, focuses on the relationship between thethinker’s confining the bodies by classifying them and the exclusion of women fromthe political life. Consequently, it shows how the political sphere is overshadowed bygender discourse in Spinoza’s thought.