Amaç: Prostat kanseri farklı klinik gidiĢata ve geniĢ bir tedavi yelpazesine sahip, klinik ve moleküler olarak oldukça heterojen bir kanser türüdür. Özellikle “prostatik intraepitelyal neoplazi” (PĠN), “atipik intraduktal proliferasyon” (AĠP) ve “intraduktal karsinom” (ĠDK) benzer morfolojik özelliklere sahip olması açısından ayırıcı tanı zorluğu yaratan tanılar olup, hasta tedavi ve takibi de farklı olan antitelerdir. ÇalıĢmamızda bu lezyonlarda ERG ve PTEN ekspresyon düzeylerini belirlemeyi ve bu biyobelirteçlerin prognostik ve diagnostik değerini araĢtırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: EÜTF Tıbbi Patoloji Anabilim Dalında 2011-2012 yılında radikal prostatektomi veya iğne biyopsi materyallerinde “Adenokarsinom” tanısı almıĢ 87 olgu çalıĢmaya alındı. Histopatolojik olarak AĠP, ĠDK ve PĠN içeren alanlar belirlendi. immunohistokimyasal olarak bu alanlarda ERG ve PTEN ekspresyonları değerlendirildi. Bulgular: Olguların 6’sında ĠDK, 29’unda AĠP ve 52’sinde PĠN belirlendi. ĠDK AĠP, DG 3 ve üstünde olan tümörlerde daha fazla görüldü. ĠDK ve AĠP in eĢlik ettiği prostat karsinomlarının sağ kalım süresi daha kısaydı (p=0.043). ĠDK ve AĠP içeren tümörlerde ERG ve PTEN durumu invaziv komponentle uyum içindeydi. Ayrıca tüm ĠDK alanlarında ERG pozitifti. PTEN ile heterojen boyanma görülmüĢ olup, PTEN’in invaziv karsinom ve ĠDK alanlarında negatifliği daha fazlaydı (p=0,63). ERG pozitifliği ve PTEN negatifliği istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte AĠP tanısını desteklediği dikkati çekti. Sonuç: Özellikle ayırıcı tanı sorunu yaratan intraduktal lezyonlarda ERG pozitifliği ve PTEN negatifliği klinik öneme sahip prostat karsinomuna eĢlik edebileceği için özellikle biyopsilerde gözardı edilmemeli ve hasta tedavi ile takibi buna göre yapılmalıdır.
Aim: Prostate cancer is a clinically and molecularly heterogeneous cancer type with different clinical course and a wide range of treatments. Especially "prostatic intraepithelial neoplasia" (PIN), "atypical intraductal proliferation" (AIP) and "intraductal carcinoma" (IDC) are diagnoses that create difficulty in differential diagnosis in terms of having similar morphological features, and they are entities with different patient treatment and follow-up. In our study, we aimed to determine the expression levels of ERG and PTEN in these lesions and to investigate the prognostic and diagnostic value of these biomarkers. Materials and Methods: Eighty seven cases diagnosed as “Adenocarcinoma” in radical prostatectomy or needle biopsy materials in the Department of Medical Pathology of EUTF in 2011- 2012 were included in the study. Histopathologically, areas containing AIP, IDC and PIN were determined. ERG and PTEN expressions were evaluated in these areas immunohistochemically. Results: IDC was determined in 6 of the cases, AIP in 29 and PIN in 52 cases. IDC and AIP were more common in tumors with DG 3 and above. Prostate carcinomas accompanied by IDC and AIP had a shorter survival time (p=0.043). In tumors containing IDC and AIP, ERG and PTEN status were consistent with the invasive component. In addition, ERG was positive in all IDC areas. Heterogeneous staining was observed with PTEN, and PTEN was more negative in the areas of invasive carcinoma and IDC (p=0.63). Although ERG positivity and PTEN negativity were not statistically significant, it was noted that they supported the diagnosis of AIP. Conclusion: Especially in intraductal lesions that cause differential diagnosis, ERG positivity and PTEN negativity should not be ignored in biopsies that may accompany clinically important prostate carcinoma, and the patient should be followed up with treatment accordingly.